Latest News
Everything thats going on at Enfold is collected here
Hey there! We are Enfold and we make really beautiful and amazing stuff.
This can be used to describe what you do, how you do it, & who you do it for.
Özel çocuklar için ‘kamera’ çağrısı
HaberlerYayınlanma: 07 Eylül 2024 Cumartesi 00:24
Aileler ve sivil toplum kuruluşları, Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na “Özel eğitimde kamera istiyoruz” çağrısında bulundu.
DİLEK GEDİK
Kısa Dalga – İstanbul’da bir otizm spor kulübünde otizmli gence şiddet uygulanmasının ardından özel çocukların öğrenim gördüğü kurumlarda kamera zorunluluğu için kampanya başlatıldı.
Son olarak İstanbul Çekmeköy’deki otizmli çocuklar için hizmet veren bir spor kulübünde 19 yaşındaki otizmli Arda’nın gördüğü şiddet, kamera tartışmasını gündeme getirdi. Aileler ve sivil toplum kuruluşları, Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na “özel eğitimde kamera istiyoruz” diyerek kamera sistemi için kampanya başlattılar. Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) nedeniyle kamera sistemi kurulmaması kararından vazgeçilmesini isteyen Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği (ÖÇED), sosyal medyada #ozelegitimdekameraistiyoruz etiketiyle çağrıda bulundu. Dernek, “Özel gereksinimle bireylerin çeşitli eğitimler aldıkları kurumlarda, kendisini koruyamayan çocuklarımızı korumanın başka bir yolu yok maalesef!” açıklamasını yaptı.
“Zorunlu bir ihtiyaç”
Başlattıkları kampanya ve çağrı hakkında Kısa Dalga’ya konuşan Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği Başkanı Parin Yakupyan, otizmli bireylerin bulunduğu her alanda kamera sisteminin zorunlu bir ihtiyaç olduğunu belirterek “Amacımız, olası kötü niyetli davranışların önüne geçmek ve savunmasız çocuklarımızın haklarını korumaktır. Kendini ifade etmekte güçlük çeken çocuklarımızı başka türlü nasıl savunabiliriz?” diye sordu.
“Çocuklarımızın bazıları hiç konuşamıyor, konuşabilenlerse kendilerini yeterince ifade edemeyebiliyor. Bu nedenle, farklı gelişen bireylerin bulunduğu özel eğitim, spor ve hareket eğitimi, bakım merkezlerinde kamera sisteminin mutlaka devreye alınmasını talep ediyoruz” diyen Yakupyan, bu alanda çalışan eğitimcilerin çok büyük bir kısmının da kamera sistemini desteklediğini ifade etti.
“KVKK nedeniyle kurulmuyor”
Parin Yakupyan şunları söyledi:
“Bu alandaki eğitimciler de haksız suçlamalarla karşı karşıya kalmaktan çekiniyor. Ancak mevcut Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) nedeniyle kamera sistemi kurulamıyor. Bu noktada, kapalı devre kamera sistemi öneriyoruz. Sadece başvuru durumunda, aileler ve yöneticilerin izleyebileceği güvenli bir sistem oluşturulabilir. Bu düzenleme başta otizmli çocuklarımız olmak üzere eğitimciyi de, aileyi de, kurumu da koruyacaktır. Bizler çocuklarımızın hakların sağlıklı bir şekilde güvencede olduğundan emin olmak ve zihinlerde soru işareti kalmasın istiyoruz. Bu nedenle de, kamera sistemi zorunlu ihtiyaçtır, şarttır ve mecburiyettir diyoruz.” (Haber Merkezi)
Kaynak: https://kisadalga.net/haber/ozel-haber/ozel-cocuklar-icin-kamera-cagrisi-110135
Umudun Peşinde: Otizm ve Toplumla Mücadelemiz
YazılarÖÇED Başkanı Parin Yakupyan: “İlk tanı aldığımız günden bu yana yıllar geçti. Zaman aktı. Çocuklarımız büyüdü. Durmaksızın çalıştık. Otizmle, toplumla mücadelemiz hiç bitmedi. Bizler beklediğimiz haklara bir türlü kavuşamadık…”
Bu yazıyı yazarken her ne kadar kendi yaşamımdan kesitlere yer versem de biliyorum ki, benim gibi binlerce aile var. Aynı yollardan geçen, aynı sorunları yaşayan, aynı kaygıları taşıyan… Biz farklı bedenlerde, farklı mekanlarda yaşayan ama aynı duyguları taşıyan insanlarız.
Çocuğunuz küçükken, tanı aldığınız ilk zamanlar, hedefiniz onu kendi akranlarına yetiştirme çabanızdır. O dönemlerde umudunuz çok yüksektir. Çeşitli eğitimler aldırmaya çalışırsınız, akranlarıyla vakit geçirebileceği alanlara götürürsünüz, birlikte eğitim alacakları eğitim kurumları bulmaya çalışırsınız.
Takvim yaprakları ilerler, okul öncesi dönemden ilkokula geçersiniz. Yazarken kolay ama yaşarken gerçekten zor bir dönemdir. Belki de o güne kadar yaşadıklarınızın en zoru ve en kaygılısıdır. Çocuğunuzun yıllar içindeki gelişimine, kazanımlarına ve becerilerine bakarak kaynaştırma eğitimine yönlendirileceğinize neredeyse kesin gözüyle bakarsınız. Siz böyle düşünürken, hatta MEB’e bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezi de bu yönlendirmeyi yaparken, umutla başladığınız ilkokulunuzdaki öğretmen ya da okul yönetimi “çocuğunuz buraya uygun değil” diyebilir. Sizi özel eğitim sınıfına veya okuluna yönlendirmek için ısrarcı davranabilir.
Mücadele, mücadele, mücadele… Bir bakmışsınız ki, ilkokul bitmiş, ortaokulun yolu gözükmüştür.
Ortaokulda öğretmen sayıları artmış, kendinizi kabul ettirmeniz gereken kişi sayısı fazlalaşmıştır. Her şey değişmiştir, mücadeleniz değişmemiştir. Bu sırada, sizi ergenliğin ilk adımları ve yolun sonunda bir de sınav beklemektedir. Hormonlar değişir, çocuğunuz olağan süreçte gelişen bedeniyle ve tüm gelişimsel farklılığıyla dünyaya adapte olmaya çalışır.
Lise dönemine gelince, çok az sayıda çocuğumuz kaynaştırmaya ulaşır. Bir kısmı uygulama okullarına gider. Bir kısmı ise evine döner. Üniversiteye gidenler ise zaten sayıca çok azdır ve bitirdiklerinde muhtemelen bir habere konu olurlar. Fakat üniversite mezuniyeti sonrasında iş bulamayıp, onca emeğin sonrasında evde dört duvar arasında yaşamlarına devam etmeleri ise haber olmaz.
Çocuğunuzla birlikte yaşadığınız hayat koşturmacasında ve eğitim maratonunda büyümeyi genellikle lise sürecinin sonunda fark edersiniz. O zaman boşluğun farkına varırsınız. Çünkü bu döneme kadar yapabileceğiniz aktivite sayısı fazladır. Yetişkinlik döneminde, ülkemizde yapabileceğiniz etkinlik sayısı ne yazık ki azdır ve olanlar da maddi imkanlarınıza bağlıdır. Çocuğunuza lise sonrası bir aktivite veya bir iş düzeni kuramadıysanız çocuğunuz o güne kadar ciddi emeklerle geldiği durumdan gerilemeye başlar. Evde kalmak, aktivitesiz kalmak çocuklarımıza iyi gelmez ve geriletir.
Tüm bu süreçte, çocuğunuzun neler başardığına birebir şahit olarak, yine de yapacak bir şey bulamamak elinizi kolunuzu bağlar. Sizin desteğiniz ve yıllar boyu süren özel eğitim sayesinde, sosyal becerileri gelişse de, yaşıtlarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurabilse de, iletişim becerileri güçlense de, kendini ifade etme ve anlama yetenekleri artsa da sonuç ortadadır. Günlük aktivitelerde daha bağımsız hale gelen çocuğunuza potansiyelini gerçekleştirme fırsatı sunulmaz.
GELELİM ACI GERÇEKLERİMİZE…
Daha sayılacak o kadar çok şey var ki… Özel gereksinimli bir çocuğun ebeveyniyseniz, yaşadıkça yaralanıyorsunuz ve o yaralarınız, neredeyse hiç kapanmıyor. Sadece zaman geçtikçe yaralarınızı düşünmeyi bırakıyorsunuz.
Çocuklarımız büyüdü, çocuklarımız ile birlikte bizler de büyüdük. Düştük, kalktık, bekledik, mücadele ettik, ümit ettik… Mücadele etmekten ve umudumuzu korumaktan hiç vazgeçmedik. Hala her platformda, çocuklarımız için konuşmaya, koşturmaya devam ediyoruz. Bu yollarda geçirdiğim yıllarda fark ettiğim hususlardan biri de, birlik olup sesimizi gür çıkaramamaktı. Biz kendi davamızın takipçisi, savunucusu olmazsak, kimse bize yarınları altın bir tepsi içinde sunmayacak. Bugün edinilmiş haklar dünün mücadelesinin kazanımları idi. Bakın, bugün yasalarla sahip olduğumuz hakları kullanmak isterken bile engellerle karşılaşıyoruz. Eğer sesimiz çıkmıyorsa, bize bu hakları da kullandırmamaya çalışıyorlar. Çocuklarımızın geleceği, kişilere göre değişmemeli. İhtiyaçlarının karşılanması doğrultusunda güvence altına alınmalı, bunlar için acil eylem planları yapılmalı ve hayata geçirilmeli.
Bugün biz büyüdük, yarın sizler büyüyeceksiniz. Zaman dediğiniz kavram göz açıp kapamışçasına geçecek. Birlik olmazsak, bir olamazsak yarınlar istemesek de uzak kalacak…
Birliğimizin sağlandığı, çocuklarımızın hak ettikleri haklarına kavuştuğu yarınlarda görüşmek ümidi ile…
Birgün Gazetesi- Özel eğitim sınıfına kilit vuruyorlar
Haberler, RöportajlarEreğli İhsan Yılmaz İlkokulu’nda özel eğitim sınıfı kapatıldı. Gerekçe okulun tam eğitime geçecek olması. Özel gereksinimli oğlu başka bir okula gitmek zorunda kalan anne tepkili: Alışamıyor, yer değiştirmek yanlış.
Okullarda engelli ve özel çocuklara yönelik açılan özel eğitim sınıflarına gereken önem gösterilmezken açılmış olanlar da kapatılıyor. Son örnek Zonguldak’ın Ereğli ilçesinden. Eğitim-öğretim döneminin açılmasına az bir süre kala Ereğli İhsan Yılmaz İlkokulu’nda dört “özel” gereksinimli öğrencilerin gittiği sınıfa kilit vuruldu. Gerekçe olarak okulun tam zamanlı eğitime geçmesi ve sınıf ihtiyacının olması gösterildi.
Oğlunun gittiği sınıfın kapatılmasına tepki gösteren Dilek Gedik, özel eğitim sınıfında 3 arkadaşıyla birlikte öğrenim gören oğlu Ö.G.’nin bu sene 4’üncü sınıfa geçeceğini ancak okulun kapatılmasıyla okul değiştirdiğini söyledi.
İLK ‘ÖZELLER’ FEDA EDİLİYOR
Her türlü sıkıntıda ilk olarak “özel” çocukların feda edildiğini belirten Gedik, “Kaynaştırma bütünleştirme konusunda çok ilerleme kaydettik. Oğlum 3 yıldır bu sınıftaydı ve alışmıştı. Şimdi okulumuz değişti ancak bu tür durumlarda mekân ihtiyacı veya başka bir fiziksel durum söz konusu olduğunda ilk feda edilen kesim özel çocuklar oluyor’’ ifadelerini kullandı.
Özel eğitime muhtaç çocukların yeni ortamlara ve durumlara kolay kolay alışamadıklarına dikkat çeken anne Gedik, sınıfın kapatılmasının üç yıllık emeklerini yok edebileceğini belirtti.
Gerekli özenin gösterilmediğini ve bu öğrencilerin okullarda istenmediğini dile getiren Gedik, “Genel zihniyet bu çocukları eğitimde bir kambur olarak görüyor. Ve genellikle il-ilçe millî eğitim müdürlükleri veya okul müdürleri okullarında bu tür çocukların olmasını istemiyorlar. Maalesef çok üzücü ama birçok yerde durum böyle’’ dedi.
EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI
Türkiye Otizm Meclisi Yürütme Kurulu’ndan Serap Dikmen Ahmetoğlu da yaşanılan durumun eğitimde eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtti. Ahmetoğlu, “Otizmli çocukların eğitim hakkı diğer çocuklar gibi sağlanmak durumunda. Kendi çevrelerinde kontenjan doluluğu ya da farklı nedenlerle başka bir yere taşımalı eğitimle otizmli çocukların eğitimini sağlamak, eğitimde eşitlik ilkesine aykırı’’ dedi.
Kendisi de özel gereksinimli bir genç annesi olan Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği (ÖÇED) Başkanı Parin Yakupyan da yaşananların kabul edilemez olduğunu kaydetti. Yakupyan, “Okullar farklı gelişen çocuklara hazır değil. Aslında biz isteriz ki bu çocuklarımız mümkün olduğunca az kısıtlandırılmış ortamda kaynaştırma veya bütünleştirme eğitiminde öğrenim görebilsinler. Çünkü en doğru olan öğretim akranlarından taklit yoluyla öğrenecekleri öğretimdir. Hiçbir özel gereksinimli çocuk toplum dışına itilerek ve izole edilerek kazanılamaz’’ ifadelerini kullandı.
Kaynak:
https://www.birgun.net/haber/ozel-egitim-sinifina-kilit-vuruyorlar-555443
Aydınlık Gazetesi / THY ve Aileler Arasında Yaşananlar
HaberlerÖzel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği (ÖÇED) Başkanı Parin Yakupyan:
THY’nin Uçabilir Raporu İstemesi Bize Otizmlilerin Damgalandığını Hissettirdi
Otizmli bir çocuğun ailesi olmak ne kadar zor? Bunu ancak yaşayan bilir. Ben, 24 yaşında otizmli bir gencin annesi olarak, bu zorlukları ilk elden deneyimledim. Oğlumun çocukluğunda otizm hakkında pek az şey biliniyordu. O günlerde bu bilgisizlik bizleri üzüyor olsa da, şimdi geri dönüp baktığımda, o zamanlarda yaşamında daha kolay olduğunu fark ediyorum. Bugün, neredeyse herkes otizm hakkında bir fikre sahip; ancak bu fikirler genellikle yanlış bilgiler ve önyargılarla dolu.
Evlerimizde yaşadığımız zorluklar bir yana, asıl mücadelemiz dış dünyaya adım attığımız anda başlıyor. Son dönemde, Türk Hava Yolları’nın (THY) otizmli bireylerin uçuşa kabulü için doktor raporu talep ettiğine dair bir haber gündeme geldi. Bu olay, otizme yönelik önyargıların sadece bireylerde değil, kurumlarda da ne kadar yaygın olduğunu gözler önüne serdi.
Ben bu olayı ilk haber aldığımda bunun asılsız olduğunu düşündüm ve böyle bir uygulamanın olabileceğine inanmak istemedim. Ancak, benimle iletişime geçen aileler, kendilerinden uçuş öncesi doktor raporu istendiğini belirtince, gerçekle yüzleşmek zorunda kaldım. THY’nin web sitesindeki çizelgeyi incelediğimde de rapor istendiğini açıkça gördüm.
Uygulamadan Etkilenen Aileler Var
Haziran ayında başlayan bu uygulamadan etkilenen ailelerle temas kurdum. Kimisi uçağa binmeden önce THY’nin doktor tarafından verilmiş uçabilir raporu talep ettiğini, kimisi de değerlendirme için çocuklarının havaalanındaki doktorun kontrolünden geçtiklerini, doktora ücret ödediklerini ve değerlendirme sonrası uçağa binebildiklerini anlattı.
Bir Kez Daha Çocuklarımızın Ayrıştırıldığını ve Damgalandığını Hissettik
Çocuğunuzun uçağa binebileceğini bir doktor raporu ile ispatlamak zorunda bırakılmak gerçekten çok üzücü. Bir anne olarak, çocuğumun uçuş güvenliğini tehdit eden biri olarak görüldüğünü ve bir kez daha damgalandığını hissettim. İnanın çocuğunuza bu gözle bakıldığını düşünmek, en hafif tabirle, yürek burkucu.
Hepimiz bir uçuş sırasında çeşitli riskler taşıyor olabiliriz. Arkamızdaki yolcu panik atak geçirebilir ya da ciddi bir sağlık sorunu yaşayabilir. Çocuklar veya bebekler bazen ağlama krizine girerler. Bunların “normal” dediğimiz insanların da başına geldiğini çok kez görmüyor muyuz? Otizmli ya da tipik gelişen herkesin uçuş sırasında problem davranış gösterme riski bulunuyor. Burada rahatsız edici olan, öngörülemeyen riskler her yolcu için geçerli iken, sadece otizmli bireylerden doktor raporu istenmesidir. Bu durum bize otizmlilerin damgalandığını, öfkeli ve saldırgan olarak kodlandığını hissettiriyor.
Uğradığımız İlk Ayrımcılık Değil
Otizmli aileler olarak, günlük yaşamın içinde aklınıza gelmeyecek kadar farklı yer ve şekillerde ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Sırf bu nedenle birçok aile, çocuklarının otizmli olduğunu saklamaya çalışıyor ve tanı almaktan kaçınıyor. Burada THY’nin istediği “uçabilir raporu” doğrudan engelli raporu olmasa da, bu konudaki kaygıları artırıyor. Bu olaydan sonra “İyi ki çocuğumun otizmli olduğuna dair bir raporumuz yok” diyen bir anne ile konuştum. Bire bir bu sözler ile ifade etmeseler de, benzer düşünceleri paylaşan pek çok ebeveyn olduğunu da biliyorum.
Amacımız İptal Kültürü Değil, Çözüme Ulaşmak
THY’nin otizmli bireylerden doktor raporu istemesi, biz otizmli hak savunucuları için önemli bir gündem maddesi haline geldi. Otizm Konfederasyonu üyeleri olarak, bu duruma tepki gösterdik ve bir sosyal medya hareketi başlattık. Ancak burada amacımız, bir kurumun itibarını zedelemek ya da onu hedef almak değil; tam tersine, yapıcı bir çözüm üretmekti.
Kişisel olarak bu kararın neden alındığını tam olarak bilemesem de, otizmli bireylerin sergileyebileceği bazı problem davranışlarla baş edilememesi ihtimalini göz önünde bulunduruyorum. İşte bu nedenle, sivil toplum kuruluşları olarak yalnızca THY’ye değil, benzer sorunlar yaşayan tüm kurum ve kuruluşlara eğitim vermeye hazır olduğumuzu da belirtmek, çözüm üretemedikleri noktada doktor raporu gibi durumu garantiye alır gözüken ama uçağa binecek otizmli bireylerin davranışları konusunda hiçbir faydası olmayan, sadece hayatımızı zorlaştıran ve bizi maddi manevi yoran kararlar yerine yapıcı bir diyalog ortamında çözümü birlikte üretilebileceğimizi hatırlatmak istiyorum. Bizler, diğer yolcuların da güvenli ve huzurlu bir uçuş deneyimi yaşamalarını önemsiyoruz ve eğer sorunlar varsa, bunları birlikte çözebileceğimize inanıyoruz.
THY Kararı Yeniden Değerlendiriyor
Bu süreçte olumlu bir gelişme olarak, THY’nin rapor isteme kararını yeniden değerlendirdiğini öğrendik. Otizm Konfederasyonu ile iletişime geçen Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat, uygulamaya gelen itirazların dikkate alındığını ve değerlendirildiğini belirtti. Bu, doğru yönde atılmış önemli bir adım. Dileğimiz o ki, en kısa sürede bu yanlıştan dönülsün. Ancak aynı toplumun parçası olduğumuzu unutmadan ve sorunlarımızı birlikte çözerek, daha kapsayıcı bir dünya inşa edebiliriz.
Yazının tamamını Aydınlık Gazetesi Yazarı Uğur Becerikli’nin haberinden okuyabilirsiniz.
https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/thy-ve-aileler-arasinda-yasananlar-485251
TÜRK HAVAYOLLARI’NDAN “AYRIMCI OTİZM” KARARI
HaberlerKaynak: birtv
Aileler ve Dernekler THY’nin Rapor Kararına Karşı
HaberlerTHY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat, konuyla ilgili olarak Otizm Konfederasyonu’na bir e-posta gönderdiğini ve yapılan itirazların değerlendirildiğini belirtti. Bolat, uluslararası kurallar çerçevesinde hareket ederek daha geniş bir çözüm alanı oluşturma konusunu da değerlendirdiklerini ifade etti.
Aileler ve dernekler, otizmin bir hastalık olmadığını, nöro-gelişimsel bir farklılık olduğunu vurgulayarak THY’ye karşı tepkilerini dile getirdi. Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği Başkanı Parin Yakupyan, “Biz sizden uçabilir raporu istiyor muyuz?” diyerek şirketin uygulamasına karşı çıktı.
Haber: https://www.airlinehaber.com/aileler-ve-dernekler-thynin-rapor-kararina-karsi/