KAPSAYICI OKUL
“Okul… Tipik gelişim gösteren aileler için heyecan, mutluluk ve sevinç ifade ederken, özel gereksinimli birey aileleri için genellikle kaygı, endişe ve korku ifade ediyor. Peki, aynı mekân ve aynı husus neden iki grupta farklı duygular uyandırıyor? Hadi bunun üzerine sizlerle biraz beyin jimnastiği yapalım,” diyen ÖÇED Başkanı Parin YAKUPYAN yazdı.
Farklı gelişim gösteren bireylere karşı ne yazık ki, toplumsal bir önyargımız var. Bu durumu sokakta da, parkta da, alışveriş merkezlerinde de, toplu taşımada da ve ne yazık ki geleceği şekillendiren eğitim kurumlarında da görmek mümkün. Bu satırları kaleme alırken, daha dün toplumsal açıdan infial oluşturan bir görüntü gözümün önüne geliyor… Bir lisede özel gereksinimli arkadaşlarına kelimelerin kifayetsiz kalacağı, boğazımızda düğüm oluşturan, yüreğimizi zerrelere ayıran bir şekilde muamele eden gençler… Fırsat eşitliğinin olması gereken yerde ayrıştırmanın en çarpıcı halini görüyoruz. Kaynaştırıp birleştireceğimiz alanlarda uzaklaştırmanın ve yok sayılmanın en yoğun halini yaşıyoruz.
Peki, normalde “Okulların Kapsayıcı Olması” nasıl sağlanmalı? Adından da anlaşılacağı üzere tüm bireysel farklılıkları kucaklayarak başarıya ulaşacağına inanan, ortak bir anlayışa sahip, demokratik, kişisel haklara önem veren, eşitliği ön planda tutan bir yapıya sahip olmalıdır. Farklılıkları zenginlik olarak görmeli, farklılıklardan edineceği kazanımlarla kendini geliştirmelidir. Eğitim içeriği farklılıklara göre düzenlenmeli, hiçbir birey geride bırakılmamalı, bireyden hazırbulunuşluk düzeyinin çok üstünde beceriler beklenmemelidir. Başta yöneticileri ve eğitimcileri olmak üzere, okulu canlı kılan tüm unsurlar görevliler, öğrenciler, veliler bireysel farklılıklara saygı duyarak, kaynaştırma/bütünleştirme yolunu seçerek bir okul kültürü oluşturmalılardır. Bireyler gelişimsel açıdan bir bütün olarak görülmeli, her gelişim alanı desteklenmelidir. Elbette devletimiz veya özel eğitim kurumları tarafından, alt yapısı yeterli olmayan okullara, özel eğitimci ve hizmet içi eğitim desteği de mutlaka verilmelidir.
Kapsayıcı okulun özelliklerini okuyunca ve yaşadığımız sorunlarla karşılaştırınca bize çok ütopik bir kavrammış gibi geliyor. Aslında olması, yapılması gereken her şeyi biz hayal olarak görüyoruz ya da biz hayale sevk edilmek zorunda bırakılıyoruz.
Yıllardır söylediğimiz ve istediğimiz şeyler, kapsayıcı okul ile eğitimi de tanımında barındırıyor. Farklılıklara saygı, empati, bütünsel gelişim anlayışı, bireysel farklılıkların dikkate alınması… Sahiden gerçekleştirilmesi zor insani eylemler mi bunlar? İnsan olmanın gereği değil mi birçoğu? Sosyal varlık olmanın gereği değil mi? Toplumsal açıdan bir arada yaşamanın kurallarından değil mi? Bir tek ben mi bu şekilde düşünüyorum, yoksa bu yazıyı okuyanlar da aynı fikirde mi? Kapsayıcı olmak sadece telekomünikasyon firmalarına ve reklam sloganlarına ait bir kavram olarak mı kalacak?
Kaynaştırma, birleştirme, bütünleştirme, kapsayıcılık, farklılıklara saygı ve destek olmadığı sürece, zaman bizim çocuklarımızın, özel gereksinimli bireylerin hep aleyhine işleyecek…
Farklılıklarla kazanacağımızı, farklılıklarla anlam bulacağımızı, farklılıklar sayesinde gelişeceğimizi idrak edemedikten sonra çok uzun yollar alamayacağız. Fatih’in gemileri karadan yürütmesi, Edison’un ampulü buluşu, Hezarfen Ahmet’in Galata Kulesi’nden uçuşu… Tarihte birçok öncülük, birçok yenilik, birçok buluş hep farklı düşünenler ve hayata farklı bakanlar sayesinde oldu.
Bugün kapsayıcı okulların ve kapsayıcı eğitim örneklerinin sayısının arttırılması gerekiyor. Biz eğitimde ne kadar kapsayıcı ve kucaklayıcı olursak, bu eğitim ve okul kültürünü almış bireyler de yarınları bu bakış açısı ile şekillendireceklerdir.
Bencillikten uzak, bireysel farklılıkların desteklendiği, kimsenin geride kalmadığı yarınlarda buluşmak ümidi ile…