AÇIK KALSAK DA MI EĞİTİM ALSAK, UZAKTAN MI BAĞLANSAK…

Uzun bir aradan sonra okullar açıldı, çocuklar sıralarına, okullar çocuklarına kavuştu. Ne yazık ki, kayıt-kabul sorunları da tekrar başladı. Bu yazımızda konumuz eğitimde yaşanan uzun aradan sonra okula dönüş.

Pandeminin ortaya çıkmasıyla, ilk kapanan yerlerin başında eğitim kurumlarımız geldi. Televizyondan ve uzaktan eğitim hayatımıza girdi. Evdeki çocuk sayısına göre evlerimiz internet kafeye dönüşmeye başladı. Okullar bir açıldı, bir kapandı, bir seyrekleştirildi. Durum yetişkin bireylerin bile anlamakta güçlük çektiği bir hale getirildi. Kimse tam olarak ne olduğunu anlamadı. Öncelikli amaç çocuklarımızın sağlığını korumaktı ama çocuklarımız geleceklerinden uzaklaşıyordu kimse bunu fark etmedi. Alışveriş merkezlerinde yayılmayan virüs, okullarda korku salıyordu.

Normal gelişim gösteren bireylerin de adapte olmakta çok zorlandığı bu yaşananlara, özel gereksinimli bireylerimizin ayak uyduramaması, zorlanması bu sürecin en doğal akışıydı. Bu arada özel eğitim merkezleri de kapanma-açılma sürecinden nasibini aldı. Ailelerimizin kaygıları arttı. Şimdi yeni bir başlangıç zamanı.

Yeni Bir Başlangıç

Yeni eğitim öğretim yılında, yaşı gelen tüm çocuklarımızın okula kayıt yaptırılması gerekiyor. Kayıt yaptırırken ya da sonrasında sorun yaşayan ailelerimizin evrak kayıt numarası alarak önce okullarıyla, sonra da bağlı bulundukları İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri ile iletişimlerini yazılı olarak sürdürmelerini tavsiye ediyoruz.

Ayrıca ihtiyaç duyan otizmli öğrenciler için, ailenin maddi imkanları varsa kolaylaştırıcı kişi, yok ise anneler sınıfta eşlik ederek bu görevi yapabiliyorlar. Ailenin, çocuklarının kayıtlı olduğu okulla bu konuda dilekçe vermeleri yeterlidir. Dilekçeye zorluk çıkaran kurumlar için Milli Eğitim Bakanlığı’nın kolaylaştırıcı kişiyle ilgili yazısını internetten bulabilirler.

Haklarınızı Savunun

Pandemi ile birlikte öncelikle hayatımıza yeni rutinler girdi. Bu rutinler üzerinden sırayla geçelim: Birincisi düzeyi uygun çocuklarımız için olan “uzaktan eğitim”. Velilerimizin en çok zorlandığı husus belki de buydu. Ebeveynlerimiz çocuklarımızı bilgisayar başına oturtmakta zorlandı ve çoğu zaman derslere birlikte katıldı. Çocuklarımız, hazırbulunuşluk düzeyinin yeterli olmadığı konularda derslere girmek istemedi.

Yaklaşık iki yıldır uzaktan eğitim hayatımızın bir gerçeği oldu. Yıllarca teknolojiden uzak tutmaya çalıştığımız çocuklarımız fazlasıyla teknolojiye yakın, sosyal hayattan uzak kaldılar. Bu hususu telafi etmenin en önemli yolu; yoğun akran etkileşimi olacaktır elbette. Bu nedenle mutlaka okulda yüz yüze eğitime devam edilmeli, çocukların özel eğitim raporlarında varsa grup eğitiminden faydalanmalılar. Ayrıca bulundukları şehirlerdeki aktivite ve etkinliklere katılmalılar.

Çocuklarımız uzun süre okuldan uzak kalmaları nedeniyle, okula gitmekte isteksizlik gösterebilirler. Bu durumda kesinlikle hiçbir bireye kızılmamalı, iletişim becerilerine göre durum anlatılmalı, net bir şekilde devam etme hususu ifade edilmelidir. Çocukların adaptasyon sürecinde ve sonrasında günlük, haftalık, aylık program oluşturulmalı, bu programlar oluşturulurken çocuğun düzeyi dikkate alınmalı, onu motive edecek etkinlikler programa dahil edilmelidir.

Akademik açıdan desteğe ihtiyaç duyan bireylerimiz, bağlı bulundukları okul müdürlüklerinden destek eğitim talebinde bulunabilirler. Gittikleri özel eğitim merkezlerine devam edebilmek için, okul müdürlüklerine dilekçe vererek yarım gün izin haklarını kullanabilirler. Özel ve bireyselleştirilmiş eğitim ile akademik destek alabilirler. Bu konuda da izin vermekte zorluk çıkaran kurumlar olabilir, fakat bu konu yönetmelikle çocuklarımıza verilmiş bir hak olarak kayıt altına alınmıştır.

Mutlaka ve mutlaka çocuğunuz için BEP hazırlanmasını isteyin. BEP bireyin motivasyonunu yükseltecek, özgüven kırılmalarının önüne geçecektir. Ayrıca gitmiş olduğunuz özel eğitim merkezinin, çocuğunuzun kayıtlı olduğunu okula BEP yollamasını ve sınıf öğretmeni ile iletişime geçmesini isteyin. Kurumlar arası iş birliği çocuklarımızın gelişimi açısından çok önemlidir.

Eğitim kaygılarla değil mantıklı çözümlerle, çocuğu tanıyarak yürütülecek bir süreçtir. Kanunlar kişilerin yorumlaması ile değil, yazıldığı haliyle uygulanmalıdır. Kurumlar arası işbirliği ve uyum çok önemlidir. Her kurumun farklı ve bireyin düzeyinden sapmalarla hareket etmesi, gelişim üzerinde olumsuz etki yapacaktır.

Lütfen haklarınızı sonuna kadar savunun. Haklar korundukça gelişir, yeni hakların önünü açar. Korkularınız sizin düşünce sisteminizi kilitlemekten başka bir şey yapmaz. Umut ve azim sizi geleceğe taşır. Çocuğunuza ve kendinize güvenin.

Pandemi Bize Empatiyi Öğretmiş Olsun…

Tüm çocukların okula gitmeden geçirdiği bir buçuk yılın üzerimizdeki olumsuz etkilerini hepimiz yaşadık ve gördük. Özel gereksinimli çocuğu olmayan ailelerinde burada bizimle bir empati kurmasını istiyorum. Sırf sınıftaki diğer çocukların aileleri istemiyor diye, okula gidemeyen, evde kapalı kapılar ardında kalan, camdan yaşıtlarının okula gitmesini izleyen çocuklarımızın gerçeğini unutmasınlar. Evde kalmanın yıkıcı etkilerini tekrar değerlendirsinler lütfen. Buradan çıkarılacak ders ile “Bu çocuk bizim sınıfımıza gelmesin” denilen çocukların ve ailelerinin neler yaşadığını bir daha düşünsünler.

Farklı gelişen bir çocukla aynı ortamda eğitim görmek sakıncalı bir durum değildir. Tam tersine tüm çocuklar için çok önemli bir hayat tecrübesidir. Bundan herkes emin olsun. Farklı gelişen çocukları tanıyarak büyümek; empati, vicdan ve duygusal zeka açısından tüm çocuklar için kıymetlidir.

Ayrıca dünyadaki tek farklılık özel gereksinim de değil, birçok farklılık var. Hepimizin aynı olması mümkün mü? Saçımızın rengi, tenimizin rengi, dilimiz, ırkımız, etnik kökenimiz ile birbirimizden farklı olabiliriz. Bu farklılıklar ile barışık şekilde bir arada olabilmeyi öğrenmek, dünyayı daha yaşanılır kılar. Bunun için de özel gereksinimli bireylerin sınıfta olması çok önemlidir.

Fakat ne yazık ki, bazı okulların şunu yaptığını bile görüyorum: “Biz okulumuza farklı gelişen çocuk almıyoruz” diyerek bunu bir reklam aracı olarak kullanıyorlar. Veliler de bunu sanki ehven bir şeymiş gibi kabul ediyorlar. Oysa velilerin kendi çocuklarının sınıfında özel gereksinimli çocuğu bizzat istemesi gerekir. Çünkü bu durum kendi çocuğunun gelişimi açısından da çok kıymetli.

Tek başına akademik başarı nedir ki? Akademik bilgilerin çoğu, iş hayatında kullanmadığınızda, deneyimlerinizle harmanlamadığınızda uçup gidiyor. Bizler insanlığımızla, vicdanımızla ve karakterimiz ile toplumda saygı görüyoruz. Onun için çocuklarımızın tüm insanları kucaklaması, farklılıkları reddetmemesi, gelişimleri açısından çok kıymetli.

Kalp gözümüzü biraz açalım. Dünyaya biraz da bu yönden bakalım.